bir karmaşanın hikayesi

bu anlatacağım hikaye,
bitirilen sahte bir dostluğun hikayesi.
hep aşklar, ayrılıklar, mutluluklarla süslendi bu sayfa,
bazen de farklı bakmayı görebilmek için.
..
neden sahte?
gaza gelip söylenen çok şeyi olması,
ve bunların yüzünüze söylenemeyenlerden olması.
bu yüzden sahte, ve sahte olacak hep insani duygular.
..
değişim insanın kendisinin fark edemeyeceği
aksine etrafındakileri çokça fark edebileceği bir durum..
..
çok kıymet verdiğiniz görmediğiniz birçok “eksi”
üzeri silgiyle silinmişçesine,
hayatta her daim izi kalır.
dikkatlice ve detaylı baktığınızda görebilirsiniz sadece.
..
hasıraltı edilen birçok şey,
gün yüzüne çıkıp insanı patlamaya sürükler.
hayattaki amaçlarınız, yapmayı istediğiniz her şey,
bir anda üstünü çizebilirsiniz..
..
herkesin her daim değişebileceğini,
hayatınızda bir felsefe olarak yerleştirirseniz,
hayal kırıklıklarını asla yaşamazsınız.
ve belki bu sizi bir adım öteye götürür,
yere daima sağlam basmayı öğretir.
..
benim hayatıma geç katıp,
anlamını sonradan fark ettiğim
bir duyguydu bu..
..
insanlara kendimden fazla değer verme sorunum,
hayatımda her daim bir sorun olarak yerleşti.
kolayca hiçe sayamayıp, sorunları sakladığım
ve belki de büyüttüğüm için yaşadığım bir şey bu.
..
ön plana aldığım her şey,
bir gün geri plana atılmak zorunda kalınıyor.
başkasını çok suçlamıyorum bu yüzden,
ama radikal kararlar almak zorlaşıyor.
..
hayatımda ilk kez,
değişmemek için bir adım attım.
değişen kişiler ve durumlar gibi olmak istemediğim için,
çok ağır beton gibi adımlar atmak zorunda kaldım.
..
çünkü bu hayatta değişim çok basit şey..
insanların görmediği ve görmek istemediği,
“bizim doğrularımız” hep farklı gözle bakılan şeyler.
ve belki de bu yüzden kırgınlıklarla sonuçlanıyor.
..
ve her daim insanlarda korktuğum şey,
bizim değişmememiz için yaptığımız adımlarda,
yanlışlığı sezip öyle farklı davranması,
o zamana kadar gelinen vakitte çığ gibi büyürken,
fark edilememesi..
..
beni en çok kıranda bu sanırım..
son demine gelindiğinde fark edilmesi.
gözümün açıldığında düzeltmeye çabalamak,
ama benim bakışımın farklı olması..
..
belki bir gün pişman olacağım bir sürü yaptım,
ama şu an yaşamayıp, seviniyorum yaptıklarıma..
ve doğruluğunu görüyorum kararlarımın,
edilen bin bir türlü laf arasında..
..
çünkü benim inancıma göre,
bir şeylerin düzelmesi için,
bir şeylerin kaybedilmesi gerekiyorsa,
ben sessizce geldiğim gibi,
sessizce gitmesini hep bildim..
..
insanlar hata yapar,
karşıdakilerden çok,
belki de ben yaptım.
ama bir şeyleri düzeltmek için bir kaçıştı bu.
..
maddi/manevi bir sıkıntı baş gösterdiğinde,
kaçabilmeyi bilmek gerek,
ruhunun esiri olmasına izin vermeden..
ve benim hayatımın baş tacı gücüydü bu.
..
anlatılamayanı anlatmak,
aslında çok zordur..
ve ben kolay yollar yerine,
hep en zorunu seçtim.
..
insanların anlayabilmesi için,
en zor yollarda yürüdüm,
çok yağmurlar gördüm,
çok fazla üşüdüm
ve çok fazla ıslandım..
ama yine de ruhuma ağır düş’tüğünde,
koşabilmeyi deneyecek kadar umudum vardı.
..
belki bir gün dediğim şeyler gelmedi
ve belki de o bir günü beklerken ben bir sürü hata yaptım.
ama doğrusunu yapabilmek için ayağa kalktım,
çocukluğumdan basit sözcükler çalıp,
olgunluğumla harmanlayıp cümleler kurdum..
..
ama inanmayı bıraktığım bir güneşe,
kolayca inanamayacak kadar da olgunlaştım.
ve belki de çocukluğumu, yıllarımı öldürdüm,
ama bazen bir insanın yaşaması için,
bir çocuğun öldürülmesi gerekti.
..
bir vedaydı bu,
küçük bir çocuğun,
büyüdüğünün..
o büyürken,
başkalarının da büyüdüğünün,
yanlışlarla ve belki hatalarla dolu,
“doğrularının” dile gelişiydi.
..
böyle bir veda olması gerekiyorsa,
yapması gereken de o çocuktu.
içten dile gelen tüm bu sesinin
ve haykırışının en basit sebebiydi.
..
belki her şey daha ağır ve zor olacak,
ama kafasında düşüncelerle dolaşmayacak
ve kendini kandırmayacak bir insanın
onu fazlaca yoran gerçek doğruları bu.
..
yorgunluğum,
ruhumun ağır gelişi,
sonbahar,
ve hayat..
..
hepsi birer birer üstüne gelmeyip,
bir anda gelince insanın içindeki çığlığı,
çok büyük bir ses olarak,
çığ gibi düşüyor hayatın üzerine..
..
doğru veya yanlış,
kızgınlık veya kırgınlık,
bir teşekkür gibi narin,
bir hoşça kal kadar kırılgan.
..
tesadüfler kesiştirirdi insanın hayatlarını
ve yine o öne çıkan tesadüfler ayırırdı.
..
belki ol’ması gereken oldu,
belki de bazı yanlışlar doğdu.
kim bilir.. yine bunu hayat gösterecek,
her daim yüzümüze vurduğu gibi,
bunu da o gösterecek..
..
ama hep bu yüzden,
bazen insanlara derdinizi anlatamazsınız,
sizin doğrularınızın gözünüzü kör ettiğini düşünürlerken,
ama kendi yanlışlarının içinde boğulurlar.
..
bu yüzden %100 ne kimseye güvenebilirsiniz,
ne de değiştirebilirsiniz.
çünkü herkes önce kendini düşünür,
siz kendinizi düşündüğünüzde kötü olursunuz.
..
o yüzden insanlığı seviyorum.
insanları değil.
her daim, herkes değişkendir
ama kendi değişimlerini asla göremezler.
inada binerler sadece.
..
yüzünüze söylenemeyen binlerce laf ederler,
haklılıklarını savunurlar.
bu yüzdendir, dostluklar “sahtedir”
insanlar sizin gibi görmedikçe dünyayı,
daima sahte de olacaktır..
..
bu yüzden kenara cümleler atar,
üzerine de eklemeler yaparsınız.
bilirsiniz ki, yazdığınız bir cümle
size her daim doğruların gerçek yüzünü göstermekte
destek olacaktır.
..
insanlar asla anlamayacak,
asla göremeyecekler..
kendi içlerinde kaybolup,
karanlıklara gömülecekler.
..
sizse yapmanız gerekenleri yaptığınız bileceksiniz,
çünkü size maddiyatla gösterilen tek şey,
onların dilindeki maddiyattan daha azı olacaktır.
bu yüzden onlar kaybederken,
siz her daim kazanacaksınız.
..
iyilik ve güzelliklerle dolu olduğu kadar,
kırılganlıklarla da dolu olan yıllara içelim bu gece..
eski bir dost’u yad edelim,
geçmişe üzülüp gelecekle hoşbeş edelim.
..
veda edelim kaçışlarımıza,
sözde değil, özde değil
her şey için teşekkür edip,
hoşça kal diyelim..

2 yorum

  1. Şahane. Sonuna kadar okuttu ve insanlara verilen fazlaca değerin basit bir kaç cümleyle bile yok olabileceğinin göstergesi bu..

    İnsanlar bencildir…

  2. Bilgisayarın başına geçtim ve umarım sahte dostluklarla ilgili de bir yazısı vardır Fatih’in diye geçirdim içimden..Bu konuyla ilgili bir şeyler okumak istedim çünkü.Bu kadar güzel ifade edilebilirdi ancak.Kendimi buldum bu yazıda.En doğrusu bu galiba :
    “veda edelim kaçışlarımıza,
    sözde değil, özde değil
    her şey için teşekkür edip,
    hoşça kal diyelim..”

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twenty + 16 =